- Temmuz 31, 2016
- Posted by: Murat Günarslan
- Category: Genel, Güvenli Sürüş
Otomobil sohbetinin başladığı ortamlarda zaman zaman sorduğum, klasik bir soru vardır. “Bir otomobildeki en önemli şey nedir?” Bu soruya gelen cevaplar, genelde sürücünün kendince önem verdiği şeyler olur. Motor, şanzıman, fren, ABS, klima vs gibi… Ama bu zamana kadar hiç doğru cevabı alamadım. Hatta doğru cevabı alamayışımın yanında zaman zaman benim cevabımın doğru olduğu konusunda da ikna edemediklerim olmuştur. Zira doğru cevap aslında çok basit ve önemsiz gibi görünen, ama bir otomobildeki en önemli parça olan lastiktir. Otomobilin üzerindeki bu kadar teknolojik ve pahalı ekipmanların yanında lastik; çok basit, değersiz ve önemsiz görülüyor. Sebebini farklı yollarla anlatmaya çalışsam da, bu konuda bazı sürücüler ikna olmaz, bazıları da ikna olmuş gibi görünür. Bu nedenle, lastik konusunu maddeler halinde, çok açık olarak anlatmaya çalışacağım.
Bu zamana kadar yapmış olduğum bütün Birebir Sürüş Eğitimlerim’de bu konuya fazla zaman ayırıp, ısrarla üzerinde durdum ve durmaya devam edeceğim. Çünkü lastik konusu; Güvenli ve İleri Sürüş Eğitimlerim’in ilk ve temel konusu olarak eğitim programımdaki en önemli yerini koruyacak.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Lastik, zemine tutunmanın en önemli parçasıdır. Tutunamayan yada tutunma kayıpları yaşayan otomobil ve sürücüsü, çok ciddi problemler yaşamaya hazırlıklı olmalıdır. Çünkü tutunmayan otomobil; duramaz, dönemez ve yol alamaz. Eğer otomobilimizin üzerinde yanlış, kötü yada bitmiş bir lastik varsa durmakta, dönmekte ve yol almakta sorunlar yaşamanız çok normaldir. Zira zemine tutunamayan bir otomobil, günümüzün en son teknolojilerine sahip olsa da, size hiç bir çözüm sunamaz. Yani otomobilinizin önden çekişli yada arkadan itişli olması hatta dört çeker olması, 300 beygir olması yada 500 bin TL olmasının hiç bir değeri kalmaz. Bunun yanında, yıllardır kullanılan ve geliştirilen sürüş yardım sistemleri yani ABS, ESP, TCS gibi teknolojiler de kifayetsiz hatta anlamsız kalır. Düşünün, asfalta tutunamayan hatta asfaltla teması kesilmiş bir otomobil, ABS fren sistemi olmasına rağmen nasıl durabilir ki? ABS’nin devreye girip, otomobil durdurması yada durulamayacak kadar bir mesafe içinde olunması halinde, manevra şansı vermesi için yol yüzeyi ile temas halinde olması gerekir. Aynı şekilde viraj dışına savrulmayı engelleyen ESP sistemi de yine lastikle yani otomobil zemine tutunmasıyla doğru orantılı olarak çalışır. Hayatım boyunca çok defa, 100 binlerce liralık, son model ve en son teknolojiye sahip, çok güçlü otomobillerin 1 metre dahi yol almakta zorlandığına şahit oldum. Bunun tek sebebi üzerindeki lastik konusunda yapılan tercih hatasıydı. Atalarımızın çok güzel bir sözü var; “At sahibine göre kişner” Gelişen teknolojiyle beraber atların yerini alan otomobiller, sürücülerinin tecrübe ve bilgisine göre yol alır. Ama siz nal takmadığınız atınızın, yüzlerce kilometreyi en sorunsuz şekilde almasını istersiniz.
Ortalama ağırlıkları 1500 kg’yi yaklaşmış olan günümüz otomobilleri artık hatırı sayılır birer kütle haline geldi. Ancak bu kütleler sadece 4 noktadan lastik aracılığıyla zemine temas ediyor. Hareket halindeki bir otomobilin lastiği sadece bir insanın avucunun içi kadar bir alanda zemine temas ettiğini düşünürsek, bu alanın otomobilin genel kütlesine oranla çok küçük bir parça olduğu görmezden gelinemez. İşte bu yüzden bu küçük alanda, en büyük tutunmayı sağlamak için çabalıyoruz.
Ne yazık ki, insanımızın hiç bilmediği ama çok iyi bildiğini düşündüğü konulardan biri otomobildir. Özellikle ehliyet sahibi ve otomobili olan her Türk erkeği mükemmel sürücüdür, çok tecrübelidir, otomobil ve sürüşten çok iyi anlar ve sürüşü öğretme konusunda onlardan iyisi yoktur. Bunların yanında her Türk erkeği siyaset ve politikayı çok iyi bilir ayrıca hepsi birer futbol duayenidir ve usta teknik direktörlerdir. Neyseki bu son iki konunun bu yazıyla hiç alakası yok.
Öncelikle Bilinmesi Gerekenler
1. Bir otomobilin 2 set yani 2 takım lastiği olmalıdır.
Bir set yaz için, bir set de kış için. Bunu anlamak için otomobil sahibi herkesin ayakkabılığını açıp, kontrol etmesini istiyorum. Kaç çift ayakkabınız var? Bir bakın. En az 5-6 çift. Yazlık, kışlık, baharlık, yürüyüş için, koşu için… Ve her zaman rahat ve sağlıklı olması için en iyisini, en kalitelisini alırız. İşte aynı imkanı otomobilimiz için optimumda sağlamamız lazım. Yani bir çift ayakkabı yaz için, bir çift ayakkabı da kış için. Yaz lastiği, hava ve yol koşullarına göre en iyi tutunmayı sağlamak üzere dizayn edilmiştir. Gerektiği kadar ısınır ve gerektiği kadar soğur. Bu geçişler de, en optimum şekilde olur ve tutunmada kayıplar en aza iner.
2. Yazın kış lastiği kullanmayın.
Zaten yapısı ve teknolojisi gereği yumuşak ve esnek bir yapıya sahip olan kış lastikleri gerçek performansını 7 derece ve altındaki sıcaklarda gösterir. Yazın 40 dereceye ulaşan sıcaklıklarda, kış lastiği anormal derecede yumuşayarak tabiri caizse sakız kıvamına gelir ve tutunmayı tamamen bırakır. Bunun yanında çok kısa süre içerisinde lastik biter hatta ufalanıp, yok olur. Ortalama 3 yıl otomobile hizmet etmek için geliştirilen kış lastiğinin, 1 ay gibi bir sürede tamamen yok olduğununa şahit olabilirsiniz.
3. Kışın yaz lastiği kullanmayın.
Aynı şekilde yaz şartları için dizayn edilen ve kış lastiğine göre daha sert bir hamura sahip olan yaz lastikleri, kışın düşen sıcaklıklar sebebiyle bırakın doğru ısıya ulaşmayı, aksine daha da sertleşerek tutunma kabiliyetini tamamen kaybeder. Daha basit bir ifadeyle, ayağınıza giydiğiniz kösele yada makosen ayakkabıyla kar üzerinde yürüdüğünüzü hatta koştuğunuzu hayal edin, her an kayıp düşmeniz ve kendinize zarar vermeniz kaçınılmazdır. İşte, yaz lastiğiyle kar üzerinde gitmeye çalışmak, otomobilde aynı bu etkiyi yaratır.
4. Kış lastiği sadece kar için değildir.
Bu konuyla ilgili uzun zamandır çözemediğimiz bir kavram karmaşası var. Kış lastiği; tüm kış şartları yani kar, buz, yağmur ve kuru soğuklarda da performans sağlamak için optimumda geliştirilen lastiktir. Her türlü kış şartında sürücü ve otomobile hizmet eder. Sürekli duyduğum ve anlam vermekte zorlandığım bir ifade var. “İstanbul’a zaten yılda 3-5 gün kar yağıyor. O günlerde trafiğe çıkmıyorum zaten, o nedenle kış lastiği almama gerek yok.” İstanbul’a 3-5 gün kar yağdığı doğru olabilir ama en az 2 ay yağmur yağıyor ve çoğu zaman sıfır derece civarlarında kuru soğuklar oluyor. İşte bahsi geçen kış lastikleri sahip oldukları hamur yani kauçuk sayesinde bu zeminlerde de optimum faydayı sağlıyor. Zemin kuru görünse de, sıfır derece civarı kuru soğuklarda da yaz lastikleri yine çok sertleşiyor ve ciddi tutunma kayıpları yaşatıyor.
5. Peki kar lastiği nedir?
Kar lastiği; üzerinde çivi bulunan, çoğunlukla karın 5-6 ay zeminden kalkmadığı hatta çok fazla buzlu yolların olduğu bölgelerde kullanılan bir lastiktir. Kar lastiği ülkemiz sınırları içerisinde çok kısıtlı bir alanda ihtiyaç duyulan bir lastiktir. Kış ve kar lastiği kavramını netleştirmekte fayda var.
6. Dişli desenler daha iyi tutunma sağlamaz.
Doğru bilinen yanlışlardan biri de lastiğin deseniyle ilgilidir. Tabii ki desen de tutunma üzerinde etkili olsa da, ana görevi su ve diğer maddeleri lastik yüzeyinden tahliye etmektir. Ancak tutunmanın kalbi, yani lastiği lastik yapan hamurdur. Hamurun sertliği, ısınma-soğuma aralığı, doğru ısıya ulaşma süresi ve o aralıkta sabit kalması, tutunmanın en can alıcı noktasıdır. İyi tutunan lastik öncelikle iyi hamura sahip olan lastiktir, desen önem sıralamasında daha aşağılardadır.
7. En iyi lastik, bitmeyen lastiktir değildir.
Bu efsane özellikle otomobille yada diğer kara taşıtlarıyla ticari faaliyet gösteren sürücülerin ortaya çıkardığı bir fikirdir. Lastik sert olsun ve hiç bitmesin, biz de sürekli lastik maliyeti altına girmeyelim. Peki tutunma kaybı sonrası yaşanan kazalarda karşınıza çıkan maliyet, lastiğin kaç katı? Hiç bunu hesapladınız mı? Biten lastik, tutunan lastiktir. Biten lastik, çalışan lastiktir. Çalışan lastik, hayat kurtarır.
8. Hava basıncı otomobile göre belirlenir, lastik ebadına göre değil.
Zaman zaman farklı marka ve model otomobillerde aynı ebatta lastikler kullanıldığına şahit oluyoruz. Hatta bu durum artık çok sık karşılaşılan bir hal aldı. Ancak lastik satıcılarının bile kabullenmekte zorlandığı bir durum var. İki farklı otomobil, aynı ebat lastiği kullanıyor olsa da; farklı hava basınçlarına sahip olmaları çok normaldir. Çünkü otomobillerin kendine özgü bir ağırlık dağılımı vardır. Bu işin içinde geometri bile var. Ebatlar aynı olsa da, otomobilin ön ve arka ağırlıkları ve ağırlığı otomobilin şasisi üzerindeki dağılımı çok farklı olabilir. 80 PSİ’ye kadar hava alabilen bu lastikler, otomobilin sahip olduğu dengeye göre farklı basınçlarla daha da dengeli hale getirilir. Otomobili üreten mühendisler bu dengeyi çok hassas şekilde hesaplar ve tavsiye edilen lastik hava basınçları ortaya çıkar. Daha da anlaşılır şekilde ifade etmek gerekirse; benzinli, manuel vites, önden çeker bir otomobille; otomatik vites, dizel, arkadan itişli bir otomobilin araç içi ağırlık dağılımı farklıdır ancak birebir aynı ebatta lastiği kullanıyor olabilir. Ancak dengeyi desteklemek adına her iki otomobil için birbirinde çok farklı lastik hava basınçları hesaplanmıştır. O yüzden sürücüler her zaman üretici firmanın tavsiye ettiği hava basıncını tercih etmek zorundadır. Bu konu çok önemli olduğu için üreticiler bu basınç değerlerini gözümüze sokmak için, bunları bir etikete yazar ve bu etiketler otomobilde her zaman görebileceğimiz bir noktada, bazen sürücü kapısı içerisinde, bazen yakıt deposu kapağında karşımıza çıkar.
9. Soğuk lastikte hava basıncı kontrol edilir ve eksikse hava basılır.
Çünkü yol alan otomobilin lastiği ve dolayısıyla içerisindeki hava da ısınır. Isınan hava genleşir. Bu genleşme payı da, doğru lastik hava basıncı belirlenirken hesaba dahil edilmiştir. Bir süre yol aldıktan sonra ölçüm yapılan lastiklerde, tavsiye edilen basıncın çok üzerinde değerlere ulaşıldığı gözlemlenebilir ancak bunlar sınırlar yani hesaplar dahilindedir. Fakat siz yol aldıktan sonra ölçüm yapıp, lastiğin fazla havaya sahip olduğunu düşünür ve lastiği indirirseniz büyük bir hata yapmış olursunuz. Zira fazla görünen hava, hesaplar dahilinde olan ve genleşen havadır. Soğumanın ardından tavsiye edilen basınca yakın bir değerde lastik çalışmaya devam edecektir.
10. Mutlaka soğuk lastiğe hava basmamız gerekiyor.
Bunun için de en fazla 1.5-2 km mesafedeki bir lastikçiye yada benzin istasyonuna gitmeli ve bu esnada çok fazla sürat yapmadan yol almalıyız. Lastikçiye ulaştığımızda henüz ısınmamış olan lastiğin içinde gerçekte ne kadar hava olduğunu tespit edebiliriz. En doğru basınç bu esnada ayarlanabilir. O yüzden evden yada işten çıkarken lastiği ısıtmadan ulaşabileceğimiz bir lastikçi yada benzinci bulmakta fayda var. Hava saatinin doğruyu gösterdiğine de emin olun. Sokak arası, kalitesiz yerlerdeki hava saatleri ya yanlış gösterir yada tamamen bozuktur.
11. Pahalı lastik, kaliteli lastiktir.
Ne yazık ki, yapılan testler ve alınan sonuçlar bu fikri defalarca doğruladı. Ben de çok defa yaptığım testlerde bu sonuca ulaştım. Bunun ana sebebi, lastiğin temel ham maddesi olan kauçuğun lastik içerisindeki oranıdır. Kauçuk lastik üretimindeki en pahalı maddedir ve lastik içerisindeki yoğunluğu kalite ve maliyete doğrudan etki eder. Ucuz lastiklerde, kauçuk az, petrol atığı yani plastik benzeri maddeler fazladır. Bu tip lastikler genelde çok sert bir yapıya sahip olur ve ucuzdur. Kauçuk oranının fazla olduğu, üst kalite lastikler yumuşak ve esnek aynı zamanda teknolojik olarak da üst düzeydedir. Sonuçta içinde fazla kauçuk olan lastik tek başına başarılı sonuç çıkarmaz, gelişmiş teknoloji sayesinde kauçuğun faydası optimize edilir. Kısacası aynı ebatta, %50 daha ucuz olan bir lastikten pahalı olanın performansını beklemek hayalcilikten öteye gidemez. Zaten bir kez panik fren yapma ihtiyacı duyarsınız, ucuz lastiğinizin sağladığı düşük tutunma sebebiyle daha uzun mesafede durur ve kaza yaparsınız, ortaya çıkan fatura satın almadığınız pahalı lastiğin 5 katı olabilir!
Her türlü görüş ve öneriniz için bana ulaşmaktan çekinmeyin…
MURAT GÜNARSLAN
Profesyonel Ralli Pilotu
Güvenli & İleri Sürüş Uzmanı
www.muratgunarslan.com
murat@muratgunarslan.com
bilgi@birebirsurusegitimi.com